Bu haber :21/09/2021 14:41 Tarihinde Eklendi 811 Kez Okundu

“Safranbolu Benzersiz Bir Kent”

DEVA partisi Genel Başkan Yardımcısı (Kültür ve Sanat Politikaları Başkanı)Helün Fırat 22. Düzenlenen Altın Safran Belgesel Film festivali nedeni ile Safranbolu’ya geldi.

Helün Fırat ile gazetemiz imtiyaz sahibi Serap Karaoğlu kültür sanat ve miras alanlarının korunmaması ile ilgili bir  röportaj gerçekleştirdi. Röportajda sorularımızı içtenlikle yanıtlayan Deva partisi Genel Başkan yardımcısı Helün Fırat’a teşekkür ederiz.

  • Tarihi özelliği ve güzelliği ile UNESCO tarafından Dünya Miras Listesinde yer alan Safranbolu’da kültür turizmi önemli bir gelir kaynağıdır. Özellikle uzak doğulu turistlerin ilgi gösterdiği Safranbolu’ya Avrupalı turistlerin de gelmesini sağlamak için nasıl bir tanıtım gerçekleştirilmelidir?

Helün Fırat; “Bu konuya yalnızca Avrupalı ya da Uzak Doğulu turist olarak değil de kente zarar vermeden, onu anlamak, detaylarıyla görmek, kent ekonomisine katkı ve değer sunacak turistler olarak bakarsak tüm dünyadan arzulanan tarzda turistleri çekmek çabası olarak tanımlamanın başarı getireceğine inanıyorum. Bunun da yolu elbette UNESCO listesine dâhil olmayı sağlayan mimari ve yerel değerleri korumakla mümkün. Safranbolu’nun yaşam tarzı korunuyor mu buna bakmak lazım. Yerel mutfağı, sokak ve yaşam adabı, ruhu hala zamanın donduğu kent olarak bilinen haliyle devam edebiliyor mu?

Doğası, mimarisi, kent kültürü, tarihi ile benzersiz bir yer olan Safranbolu için bağlamından kopuk tanıtımlar değil, özünü çağdaş şekilde sunabilen bir yaklaşım yakalamak önemli ve bunu da doğru hedef kitlelere, en doğru şekilde anlatabilmek. Hizmet kalitesi, konaklama koşulları ve sayısı da elbette çok önemli. Çevre ilçe ve illerdeki turizm potansiyelini de işin içine katarak yeni rotalar oluşturmak ve konaklama merkezi olarak Safranbolu’yu konumlandırmak gerekiyor.

Yörük Köyü, Yazıköy, Hacılarobası gibi köyler başta olmak üzere her biri bir deneyim kapısı olan noktaları da rotaya dâhil etmek önemli. Bağlar’ı ve Kıranköy’ü de aynı şekilde. Tarihi Çarşı ise kendi içinde baştan sona yeniden ele alınması gereken bir dünya. Tabakhane kurtarılmalı, Bağlar turizme kazandırılmalı. Tarihi Çarşı’ya akan trafik kesilmeli. Tabii bizim tüm bunlar için uzun vadeli planlarımız var. DEVA Kültür ve Sanat Poltikaları Başkanlığı olarak tüm il ve ilçe teşkilatlarının kültürel miras ve diğer turistik, sanatsal potansiyellerini kayıt altına alarak üzerine çalışmalar yürütüyoruz.

  • Safranbolu Belediyesinin 1975 yılında bir meclis kararı var. Buna göre tarihi Safranbolu evleri korunma altına alınmıştır. Yerel yönetim olarak alınan bu kararla tarihi evler yıkılmaktan kurtulmuştur. Korunması gereken tarihi alanlarının özellikle belediyeler tarafından yönetilmesinin önemini burada görüyoruz. Sizin parti politikası olarak tarihi yapılar ve sit alanlarının korunmasına yönelik çalışmalarınız olacak mı?

Helün Fırat; “Elbette, DEVA Kültür ve Sanat Politikaları Başkanlığı olarak ülkemizin en kıymetli ve alanında başarılı isimleriyle bir araya gelerek çalıştaylar yapıyoruz. Kültürel Mirası Koruma ve Korumacılık konusu en önem verdiğimiz konulardan. Sadece restorasyon değil, doğru restorasyon ve yine sadece somut mirası değil, somut olmayan değerlerden oluşan mirası korumak da önceliklerimizden. Zanaat alanlarının çağdaş yaklaşımlarla birleştirilerek korunan ve katma değeri yüksek ekonomik iş alanlarına dönüştürülmesiyle kadın ve genç istihdamının sağlanması gibi önemli ve sürdürülebilir planlar üzerine çalışıyoruz.”  

  • Bir ülkenin gelişmişlik ve refah düzeyini en çok kültür ve sanat alanında nasıl yer aldığı ile görebiliriz. Bu yönden bakıldığında ülkemizin dışarıdan nasıl göründüğünü değerlendirebilir misiniz?

 Helün Fıraty; “Siyasette aktif rol almadan önce çok uzun yıllar kültürel diplomasi de diyebileceğimiz uluslararası sanat ve kültür projelerini yönettim ortağım ve ekibimle. Ne yazık ki büyük bir kültürel erozyona uğradık. İfade özgürlüğünün olmadığı yerde sanattan söz etmek güç, yıllarca sanatçılarla yan yana çalışmış biri olarak bunu birinci elden gözlemleme fırsatım oldu. Sanat eğitiminin yetersizleşmeye başladığı, Harika Çocuk kanunu gibi sanatla ilintili bazı kanunların işlevsizleştirildiği, ifade özgürlüğünün kısıtlandığı bir ortamda ne içeriden ne dışarıdan pek iyi göründüğünü iddia edemeyiz bu nedenle, ancak sanatsal ifade özgürlüğü başta olmak üzere bu sürecin doğru yöne evrilmesi konusunda ciddi çabalar içindeyiz parti olarak. Çünkü hem toplumsal gelişim hem de ekonomik gelişim kültürel diplomasinin başarısıyla doğru orantılı. Son Birleşmiş Milletler Raporu’nun ortaya koyduğu gibi kültürel/kreatif endüstri büyümesinde dünyada Hindistan’dan sonra Türkiye 2. Sırada bulunuyor. Kültür ekonomisi Almanya’nın baş ekonomilerinden biri. Biz hem toplumsal hoşgörü hem de ekonomik kayba uğruyor sanatın kolunu bacağını budamaya çalışırken. Böyle olmaz, olmamalı.

  • Safranbolu bu yıl 22. Düzenlediği bir festivale davetli olarak katıldınız? Dünya Miras Listesinde yer alan ilçenin korunmasında en büyük emeklerden biride rahmetli Süha ARIN’ın “Safranbolu’da ZAMAN” belgesidir. Bu belgeselle keşfedilmiştir. Belgesel film festivali olarak düzenlenen bu festivalin uluslararası boyutta daha çok tanınması için neler yapılmalıdır?”

Helün Fırat; “Bir festivalin 22 yıl aralıksız sürmesi Türkiye koşullarında çok büyük bir başarı. Süha Arın gibi adını anmaktan bile gurur duyacağımız bir ismin hatırası altındaki Uluslararası Altın Safran ülke için bir madalya olmalı, ancak adı belgesel film festivali olan bir organizasyonun içeriğinde gösterimlerin, belgesel filmlerin, atölyelerin ve yönetmen buluşmalarının daha yoğun ve uluslararası düzeyde olmasını bekliyor insan. Belgesel Film Festivali’ne turist çekmek için o hedef kitleye uygun tanıtım çalışmalarını belgesel film içeriğini vurgulayarak yapmak gerekir. Ayrıca kent halkının yaşamına belgeselcilik konusunu sindirmeniz, kente hayatına ekonomik, sosyal, duygusal olarak katmanız önem taşıyor. Yıllar önce ortağımla hayata geçirdiğimiz Mardin Film Festivali sayesinde Mardin’i tüm ülkeye ve dünyaya tanıtmanın gururunu yaşadık, çünkü odağımızda kentin yaşamına sinema kültürünü yerleştirmek vardı, nitekim yaptığımız festival sayesinde Mardin’de sayısız film ve dizi çekildi bugüne dek.

Dolayısıyla buranın bir belgesel kenti olduğunu kavrayan tüm ilgili insanlar o zaman ülkenin ve dünyanın dört yanından gelmek için plan yapacaktır hele de bir UNESCO kentine, ancak yalnız belgesel film festivali algısında değil hem korumacılıkta, hem trafikte, hem de hizmet kalitesinde çözülmesi gereken sorunlar olduğu açık. Bunlar da kent politikalarının, yerel yönetimlerin ve elbette Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın gündemini meşgul etmesi gereken, çözüm üretmekle mükellef olduğumuz konular. DEVA tüm bu konulara hazırlıklı geliyor. “

  • Kent ölçeğinde korunan Safranbolu’da geleneksel yaşam biçimi soyut miras olarak turizme katkı sağlaması gerekmektedir. Özellikle gelen konukların yüzyıl öncesine ait olan bu yaşam biçimini hissetmeleri için nasıl bir çalışma yapılabilir?

Helün Fırat; Somut olmayan kültürel miras ögelerini korumak kolay değil. Arşivciliğin, sözlü kültürün yazılıya aktarımının, akademik çalışmaların yanı sıra “aidiyet” duygusu çok önemli. Yeni gelen nesillere kente ve kültürüne dair yoğun bir aidiyet duygusu katamıyorsak somut olmayan mirası ve yaşam biçimini korumak imkânsızlaşır. Gençleri ve çocukları Safranbolu’ya duygusal olarak bağlayacak kent hafızası çalışmaları yapmak çok değerli. Kadınları, gençleri ekonomik olarak yerel ögelerden faydalandırmak, yerel yönetim tarafından teşvikler sağlamak gerekiyor. Safranbolu’da bu anlamda yapılan yerel ve kişisel çabaları duydum, biliyorum. Safranbolu kültürünü her anlamda ayakta tutmaya çalışan bir grup kıymetli insanı yitirdikten sonra yerlerine yeni bir şey koyamazsınız. Yerel yönetimler bu insanlarla ortak çalışmalar içinde olmalı. Anmalar, günü birlik kutlamalar yeterli olmaz. Kültürü yaşatmak istiyorsanız, onu yaşamayı sürdürmelisiniz. Gelen insanlara da bu deneyimi yaşatabilmelisiniz. “